بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

بَلْ قَالُواْ مِثْلَ مَا قَالَ ٱلْأَوَّلُونَ ٨١

Hayır, onlar evvelkilerin dediği gibi dediler.

– Hasan Basri Çantay

قَالُوٓاْ أَءِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَبْعُوثُونَ ٨٢

Onlar «Öldüğümüz ve bir toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, hakıykaten biz mi diriltilib kaldırılacakmışız?» demişlerdi.

– Hasan Basri Çantay

لَقَدْ وُعِدْنَا نَحْنُ وَءَابَآؤُنَا هَٰذَا مِن قَبْلُ إِنْ هَٰذَآ إِلَّآ أَسَٰطِيرُ ٱلْأَوَّلِينَ ٨٣

«Andederiz ki bize de, atalarımıza da daha önce bu va'd olunmuşdur. Bu, evvelkilerin masallarından başka bir şey değildir».

– Hasan Basri Çantay

قُل لِّمَنِ ٱلْأَرْضُ وَمَن فِيهَآ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ ٨٤

(Sen Habîbim, onlara) de ki: «Kimindir o yer ve ondaki (bütün mahlûk) lar, biliyor musunuz»?

– Hasan Basri Çantay

سَيَقُولُونَ لِلَّهِۚ قُلْ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ ٨٥

«Allahındır» diyecekler. «O halde iyiden iyi düşünüb de ibret almaz mısınız siz? de.

– Hasan Basri Çantay

قُلْ مَن رَّبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ ٱلسَّبْعِ وَرَبُّ ٱلْعَرْشِ ٱلْعَظِيمِ ٨٦

(Yine) de ki: «Kim o yedi göğün Rabbi ve o büyük arşın saahibi»?

– Hasan Basri Çantay

سَيَقُولُونَ لِلَّهِۚ قُلْ أَفَلَا تَتَّقُونَ ٨٧

(Yine bunlar) «Allahındır» diyecekler. Sen de (şöyle) de: «Öyledir de (Allahdan başkasına tapmakdan) sakınmaz mısınız»?

– Hasan Basri Çantay

قُلْ مَنۢ بِيَدِهِۦ مَلَكُوتُ كُلِّ شَىْءٍ وَهُوَ يُجِيرُ وَلَا يُجَارُ عَلَيْهِ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ ٨٨

De ki: «Her şey'in mülk (-ü tasarruf) u elinde bulunan kimdir, ki dâima O himaaye ediyor, kendisi asla himayeye muhtâc olmuyor? (Haydi söyleyin) biliyorsanız».

– Hasan Basri Çantay

سَيَقُولُونَ لِلَّهِۚ قُلْ فَأَنَّىٰ تُسْحَرُونَ ٨٩

(Buna karşı da yine «Hepsi) Allahındır» diyecekler. De ki: «O halde nasıl olub da böyle büyüleniyorsunuz»?

– Hasan Basri Çantay

بَلْ أَتَيْنَٰهُم بِٱلْحَقِّ وَإِنَّهُمْ لَكَٰذِبُونَ ٩٠

Hayır, biz onlara hakıykatı getirdik. Onlarsa muhakkak yalancıdırlar.

– Hasan Basri Çantay

مَا ٱتَّخَذَ ٱللَّهُ مِن وَلَدٍ وَمَا كَانَ مَعَهُۥ مِنْ إِلَٰهٍۚ إِذًا لَّذَهَبَ كُلُّ إِلَٰهٍۭ بِمَا خَلَقَ وَلَعَلَا بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍۚ سُبْحَٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ ٩١

Allah hiçbir evlâd edinmemişdir. Onunla birlikde hiçbir Tanrı da yokdur. (Öyle olsaydı) bu takdîrde elbette her Tanrı kendi yaratdığını (sürükler) götürür ve elbette kimi kiminin üstüne çıkıb (galebe edib) yükselirdi. Allah, onların bütün vasf (-u isnâd) etdiklerinden münezzehdir.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu